Çevremdeki insanları da isteyerek veya istemeyerek azalttığımı farkediyorum. bunun minimalizmle ilgisi olmayabilir sonuçta artık yaşlanıyoruz ve tahammül kat sayımız da azalıyor. Bir şeyler paylaşabildiğim insan sayısı gerçekten baya azaldı. Ne yazık ki bu ailem için de geçerli, çekirdek ailem dışında neredeyse hiç bir akrabamla görüşmez oldum.

Bu asosyallik mi arkadaşlarımla olan iletişim bozukluğunun bir sonucu mu bilmiyorum ama kendimi daha iyi hissediyorum. Uzun zamandır arkadaşlarımla buluştuğumda hep aynı saçma geyikleri yapmaktan yoruldum. Sadece bir kaç arkadaşımın muhabbeti çekilebilir düzeyde bunlardan biri de orta okuldan arkadaşım Harun. Onunla her türlü fikri rahatça konuşabiliyorum beni dinliyor ve onun da keskin inançları yok. Fikir holiganlığı da yapmıyor ve müzik zevklerimiz olaylara bakış açılarımız da çok benzer. Yüz yüze oturup konuşabildiğim bir şeyler paylaşabildiğim bir diğer kişi de yine ortaokul arkadaşım İskender. Beyaz yakalı olsa da seviyorum standart beyaz yakalı dertlerin dışında daha derin sohbetler de yapabildiğimiz zeki bir adam. Son 2 yıldır Harun ve İskender dışında oturup muhabbet ettiğim kimse yok he bir de telefonla arasıra Ali o da ortaokuldan. lan üniversiteden askerden ne biliyim kurslar iş çevresinden konuştuğun muhabbet ettiğin kimse mi yok... vay anasını cidden ürkütücü.

İlk evlendiğim zamanlarda eve gelen gidenimiz hiç eksik olmazdı. Nilüfer yani eşimle liseden sınıf arkadaşı olduğumuzdan sürekli evimizde okul arkadaşlarımız iş arkadaşlarımız vs. olurdu. Her gün ya dışarda bir araya gelirdik ya bize birileri gelirdi. Biri bana üç sene sonra sadece 2 kişiyle görüşeceğimi söyleseydi kesinlikle inanmazdım...

Bunun minimalizm felsefesiyle doğrudan ilgili olduğunu düşünmüyorum ama mutsuz da değilim. Sanki etrafımda insanların olmaması yalnız kalmam depresif bir ruh haline yönlendirmeliymiş gibi ama öyle değil. Ben daha mutluyum düşünecek daha az şey var.. ne biliyim etrafındaki insanların azalması o kadar da kötü değil bence zaten şu virüs olayı da pek yabana atılır gibi değil. black mirror dizisindeki distopyalar gerçek oluyor galiba